Aylar öncesinden dört arkadaş olarak kararlaştırıp gittiğimiz dokuz günlük yolculuğumuz nihayetinde bitti ve bizde kürkçü dükkanına yani metropole büyük şehir(!) İstanbul'a geri döndük. Her seyahat sonrası ohh sonunda evime döndüm hissini tüm yorgunluğuma rağmen hissetmedim. Kimbilir belki de gezip dolaştığımız yerlere doyamamışımdır....
Dağcılıkla ilgileniyor olmamız sebebiyle asıl amacımız üç günümüzü kamp ve Kaçkar zirve tırmanışı için ayırıp geri kalan zamanda da mümkün olduğunca Karadeniz bölgesinde görülmesi gereken yerleri görerek seyahat etmekti.Ama Karadenizin hava şartları o kadar değişken ki üç gün oldu dört gün. İlk gün Yukarı Kavrun Yaylası'nda konakladık; ertesi sabah erkenden kalkarak kamp yükümüzle Öküzçayırı kamp alanına geçtik ve kampı attık. Akşamında hava şartlarının zirve tırmanışı için müsait olmayacağını bir gece daha beklememizin uygun olacağını kararlaştırdık. Soğuk hava, sis ve yağmur çadırdan dışarı pek çıkarmadı malesef; kamp alanına çıkış aşamasında da yaşadığımız bir takım aksiliklerle birlikte bu aşamada biraz tadımız kaçtı aslında; ama Kaçkar' ın zirvesinde olma hayali o kadar motive ediyordu ki bizi ertesi gece saat 02:30 da yola koyulduk.Zirveye doğru yolculuğumuz esnasında geçtiğimiz yerler kısmen de olsa fotoğraflarda görülüyor.
Ancak zirveye varmadan kendini göstermeye başlayan sis ve belirlediğimiz saatte zirvede olamayışımız, geri dönüş mesafesini de hesaplayınca malesef ki 3700 metrede bize geri dönme kararını verdirdi. Kendi adıma pişman değilim ama 3937 metreye yani zirveye bu kadar yaklaşmışken geri dönmenin burukluğu var :((
Öte yandan konakladığımız yerler görülmeye değer harika ötesiydi
Çadırda da olsak keyif yapmayı ihmal etmedik tabi, ayrıca sabahları böyle güzel manzaralara uyanmak çekilen eziyetleri unutturuyor.
Velhâsıl kelâm doğada olmayı seviyorum sırtımdaki onca yüke yürüdüğüm onca yola rağmen.... Devamına gelince belki daha sonra :))
merhaba ben ters1köşe bloğu sahibesi Selin http://balansvemanevraa.blogspot.com.tr/ bana ait renkli şeylerin yer aldığı bloğuma bir süredir yazıyorum.sizin bloğunuzu da çok beğendim fotoğraflar da çok güzel. :) benim bloğuma da beklerim :)
YanıtlaSilteşekkürler :)
YanıtlaSilama imrendiriyorsunuz yaa :( çok güzel yerler, umarım bir gün bana da nasip olur
YanıtlaSil:)) kesinlikle görülmesi ve yaşanması gereken yerler; fakat bi havasını aldı mı da tekrar İstanbul'a dönüp devam etmesi zor geliyor :(
YanıtlaSilKesinlikle müthiş bir kamp olmuş. Imrendim doğrusu. (:
YanıtlaSilgerçekten de öyleydi; darısı başına diyelim o zaman :)
SilGeçen sene Fethiye de kamptaydım, bu yılda Bolu da 2 gece.
SilKamp yapmak doğayla iç içe olmayı sağlıyor; en güzeli :) sırada Karadeniz var o zaman :)
SilVay benim güzel memleketim :)
YanıtlaSilArtvin'e de kaçsaydınız oradan :)
hımm memleketin demek, harika yerler...
SilArtvin'e yolda zaman kaybedeceğimizden vakit ayıramadık, programımıza uymadı; yoksa en çok görmek istediğim yerlerden biridir.
Aha da bizim oralar :D
YanıtlaSilAşina olduğum yerleri bir turistin kaleminden okumak zevk verdi. Keşke Kavrun değil de Sırt yaylası tarafına gelseymişsiniz. Emin ol bin katı daha müthiş fotoğraf karelerin olurdu. Bir dahaki sefere bizim oralara bekleriz bir mısır ekmeğimizi yersiniz :)
Umarım bir gün Kaçkar'ın tepesindeki defterde ismi geçen bir dağcı olursun ;)
valla sizin oralar muhteşem :) bakalım bu sene de yolumuzu tekrar aynı yerlere düşürmek istiyoruz sırt yaylası hımm hemen araştırıcam; geliriz tabi sadece mısır ekmeği için bile geliriz oraların her karışını arşınlamak nasıl keyif veriyor anlatamam....
Silbende öyle umuyorum:))